EV ALMA KOMŞU AL.

Bir mülk edinirken, özellikle ev alırken önce komşularına bakılmalıdır: Çevrede oturanlar iyi insanlarsa, ne ala. Komşuları iyi olan bir evde rahat oturulabilir, mutlu bir ömür sürülebilir. Bundan dolayı ev alacak kimse için komşular evden daha önemlidir. Komşular kötü işe en güzel evde bile rahat oturulamaz.

EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMAZ.

İnsan birşeye karar verirken biraz ön yargılarından, birazda bilgi ve deneyimlerinden istifade eder. Oysa hayat dinamiktir, şartlar heran değişebilir. Bundan dolayı yapacağımız iş için hazırladığımız tasarı, uygulamada düşündüğümüz gibi gerçekleştirilemez.

EVİ EV EDEN AVRAT, YURDU ŞEN EDEN DEVLET.

Bir evin temizliğini, güzelliğini, rahatlığını, ekonomik düzenini sağlayan ve orada mutlu bir yaşayış ortamı meydana getiren kadındır. Nasıl ki yurdun şen ve bayındır olmasını sağlayan devlettir.

EVLİ EVİNDE, KÖYLÜ KÖYÜNDE GEREK.

İnsan kendini ve konumunu iyi bilmelidir. Herkes kendi yerinde ve işinin başında bulunmalıdır. Toplum düzeni de, kendisinin rahatlığı da bunu gerektirir.

FISILTI EV YIKAR.

Bir toplumda bazı şeyler fısıltıyla konuşulmaya başlanırsa, orada güven ortamı büyük yara alır. Mahiyeti belli olmayan ve kısık sesle söylenen sözler insanların birbirlerine olan güvenlerini yitirmelerine sebep olur. Bunun sonucu olarak yuvalar yıkılır, toplumlar dağılır.

GÜNEŞ GİREN EVE DOKTOR (HEKİM) GİRMEZ.

Güneş insanlar için çok büyük bir enerji kaynağıdır. Günümüzü aydınlatan, besinlerin büyümesini sağlayan, mikropları dezenfekte eden, bu dünyayı ısıtarak yaşanılabilen bir gezegen olmasını sağlayan ve en önemlisi insanların D vitamini ile kemik gelişimini sağlalaması, güneşin bizim birinci dereceden ihtiyacımız olan Allah vergisi bir kaynak olmasını sağlar. Öyle ki; Antartika ve denki bölgelerde 6 ay güneşin olması ve diğer 6 ayın olmaması insanların gelişimi açısından çok can alıcı bir değer kazanmaktadır. Belirli yaş aralığındaki çocuklar, güneş görmeyen bu dönemde, solar (güneş enerjisi) niteliğindeki ışıkların önünde hergün belli saatlerde kalarak bu ihtiyaçlarını yapay olarak sağlamaktadır. Güneşin kıymetini bilmeli, evimize girerek doğal ve steril ortamın yaratılmasını sağlamalıyız.

GÜNEŞ GÖRMEYEN EVE DOKTOR GİRER.

Ev, güneş almalıdır. Güneş, vücudu güçlendirir. Birçok mikropları öldürür, birçok hastalıklara iyi gelir. Güneşsiz evde hastalık eksik olmaz.

ISSIZ EVE İT BURUK.

Oturulmayan ev, sahip çıkılmayan iş yada mal bayağı kimselerin eline geçer. Yüce bir dava, ehli olanlar tarafından temsil edilmez. Nitelikli kimselere sahip çıkılmaz ise, böyle bir ülke ehli olmayanların elinde kalır ve dejenere olur.
MİSAFİRİN UMDUĞU, EV SAHİBİNE İKİ ÖĞÜN OLUR.
Zararlı olarak nitelendirilebilecek misafirlerimiz elbette bulunur. Bu erdemsiz kişiler gittikleri yerde çok daha fazlasını ararlar. Belki de evinde veya başka bir yerde bulamayacakları kadar isterler, bunun hakkında dileklerde bulunurlar. Oysa ev sahibi misafirini doyurmak için bir günde yiyeceği tüm nimetleri önüne serer. Bu yüzden misafirliğin süresi 3 gün olarak anılmıştır.

TARLANIN İYİSİ SUYA YAKIN, DAHA İYİSİ EVE YAKIN.

Toprağa hayat veren sudur. Bundan dolayı akarsuya yakın yerdeki tarla değerlidir. Çünkü sulanması kolaydır. Eve yakın olan tarla daha değerlidir; çünkü çapalama, gübreleme, ekme ve devşirme gibi tarla işleri çok kolaylıkla ve yollarda vakit geçirilmeden yapılabilir.

VAR EVİ, KEREM EVİ; YOK EVİ, VEREM (ELEM) EVİ.

Varlıklı ailenin durumu, konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir. Yoksul ailenin evinde sıkıntı, dert ve tasadan başka birşey bulunmaz. Varlıklı olan aileler konuklarını iyi ağırlarlar. Yardıma ihtiyacı olan kimselere istedikleri miktarda yardımda bulunurlar. Yoksul bir ailenin ise dertten, sıkıntıdan başka vereceği hiçbir şeyi yoktur.

YALANCININ EVİ YANMIŞ, KİMSE İNANMAMIŞ.

Yalan söylemek çirkin ve ayıptır. Fakat yalan söylemeyi adet haline getirmek daha tehlikelidir. Yalan söylemeyi adet edinen kişinin sözlerine kimse inanmaz. Öyle ki bir gün evinde yangın çıksada “imdat, evim yanıyor!” diye bağırsa, inanıp yardımına koşan olmaz. Çünkü onun daha önce yalan söylediği çok görülmüştür.

YAVUZ HIRSIZ, EV SAHİBİNİ BASTIRIR.

Bazı kimseler suçlu olduğu halde kendilerini güçlü hissederler. Onları böyle düşünmeye sevkeden, kendi şarlatanlıkları ve edepsizlikleridir. Böyle kimseler zarar verdiği kişiyi susturmak bir yana, onu suçlu çıkarırlar. Kimi suçlular aynı zamanda serseri ve edebsiz de olurlar. İşledikleri suçlarını zarar verdikleri kimselere yüklemeye çalışırlar.

AHMAK (ŞAŞKIN) MİSAFİR EV SAHİBİNİ AĞIRLAR.

Misafiri ağırlamak ev sahibine düşer. Ama şaşkın misafir bunun tersini yapar. Vazifesi olmadığı halde başkasının görev ve sorumluluk alanına giren şeylerle uğraşan nice ahmaklar vardır ki, bu gayretkeşlikleri yüzünden hem başkalarına rezil olur, hemde ellerine birşey geçmez.

AKÇANIN İYİSİ KESEDE DURAN, BAHÇANIN (BAHÇENİN) İYİSİ EVE YAKIN OLAN.

Para, şuraya buraya dağıtılmayıp insanın kendi cebinde (kesesinde) bulunursa ivedi (acil) durumlarda gereken nesneleri hemen alabilirler. Bağ ve bahçe de eve yakın olursa, bakımı, korunması ve hemen yararlanılması kolay olur, çalışırken, gidip gelirken zorluk çekilmez.

AKILLI HIRSIZ, ŞAŞKIN EV SAHİBİNİ BASTIRIR.

Aklı olan ve bunu kullanmasını bilen insanlar, içinde bulundukları durum ne kadar aleyhlerine olursa olsun, mutlaka bir çıkış yolu bulurlar. Onları bu başarıya götüren ilk etmen akıl ise, ikinci etmen karşılarındaki insanların şaşkınlığı ve kendilerini savunamamalarıdır.

ASILMIŞ ADAMIN EVİNDE İPTEN SÖZ EDİLMEZ.

Kişiler dünya halinde her an hangi sıkıntı ile karşılaşacağını bilmez. Yaşanan sıkıntılar tekrar tekrar açılmaz, konu unutulsun diye, psikolojik rahatlama açısından sohbetler değişir. Örneğin bir cenaze evinde ölümden bahsedilmez. Aynı şekilde konunun erbabı insanlar ile aynı konudaki mevzuat tartışılmaz, akıl verilmez. Öğretmene nasıl eğitim vereceği öğretilemeyeceği gibi.

AVRAT VAR EV YAPAR, AVRAT VAR EV YIKAR (YAKAR).

Ailede kadının rolü çok önemlidir. Öyle kadınlar vardır ki bir aileye düzen verir, mutluluk getirirler. Öyle kadınlar vardır ki ailenin düzenini mutluluğunu bozarlar.

ÇARŞI İTİ EV BEKLEMEZ.

Sorumluluk gerektiren işler bu duygusu gelişmemiş, haylaz kimselere verilmemelidir. Başıboş gezmeye alışan kimseler disiplinli iş yapmaya gelemezler.

EŞEK (EŞKİN) EVE GELMİŞ, YORGA YOLDA KALMIŞ

Düzenli ve sürekli çalışan güçsüz kimse, düzensiz ve süreksiz çalışan güçlü kimseden daha başarılı olur.

EV ALANLA EVLENENE ALLAH YARDIM EDER

Evlenene ve ev yapana herkesin kolaylık göstermesi, onlara Allah’ın yardımının dolaylı olarak ulaşıyor olması demektir.

EV SAHİBİ MÜLK SAHİBİ, HANİ NEREDE BUNUN İLK SAHİBİ

Kişi malını mülkünü kaybederim korkusuyla kendini üzüntüye kaptırmamalı, malı mülkü ile övünmemelidir, zira mal mülk dünyaya ait bir şeydir.

EV SAHİBİNİN BİR EVİ, KİRACININ BİN EVİ VAR

Evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği evde oturur.

EVİMİZ BEZDEN, NE UMARSIN BİZDEN

Kendisi yardıma muhtaç olandan yardım beklemek boşuna umutlanmaktır.

EVLİNİN BİR EVİ VAR, KİRACININ BİN EVİ VAR

Evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği evde oturur.

GELİN GİRMEDİK EV OLUR, ÖLÜM GİRMEDİK EV OLMAZ

Her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle girer.

GÖNÜL VERME EVLİYE, EVE GİDER UNUTUR

Bir kadın, evli bir erkeğe gönlünü kaptırmamalıdır.

GÜN VARKEN DAVARINI EVE GÖTÜR

İşlerini en uygun zamanda yap.

HERKES EVİNDE AĞADIR

Herkesin kendi evinde, kendi çevresinde saygınlığı vardır.

İMAM EVİNDEN AŞ, ÖLÜ GÖZÜNDEN YAŞ ÇIKMAZ

Bir şey alınması imkânı olmayan yerden, bir şeyler vermesini beklemek boştur.

KIZ EVİ, NAZ EVİ

Kız tarafı nazlı olur.

KUŞKULU UYKU EVİN BEKÇİSİDİR

Ufak bir tıkırtıdan uyanacak kadar hafif uyuyan ve tetikte olan kimse evin bekçiliğini iyi yapıyor demektir.

MALIN İYİSİ SUYA YAKIN, DAHA İYİSİ EVE YAKIN

Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.

MİSAFİR MİSAFİRİ (DİLENCİ DİLENCİYİ) İSTEMEZ (SEVMEZ), EV SAHİBİ İKİSİNİ DE

Misafir, bütün ağırlamaların yalnız kendisi için olmasını istediğinden gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez; ev sahibi de hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye düşünür.

ÖLÜ EVİNDE AĞLAMASINI, DÜĞÜNEVİNDE GÜLMESİNİ BİLMELİ

İnsan içinde bulunduğu çevrenin durum ve koşullarına uygun biçimde davranmasını bilmelidir.

SAHİPSİZ EVE İT BUYRUK

Kimsenin ilgilenmediği, benimsemediği sahip çıkmadığı işler üzerinde değersiz kişiler egemenlik kurarlar.

SARIMSAK DA ACI AMA EVDE LAZIM BİR DİŞİ

Gerekli olanın niceliğinden çok niteliği önemlidir.

TAŞ TAŞ ÜSTÜNDE OLUR, EV EV ÜSTÜNDE OLMAZ

Aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar.

AHMAK MİSAFİR EV SAHİBİNİ AĞIRLAR

Başkalarının görev ve yetkilerine karışmak ahmaklıktır.

ANAN GÜZEL İDİ HANİ YERİ, BABAN GÜZEL İDİ HANİ EVİ

Hiçbir duruma güvenilmez, bizim olan şeyler elimizde sürekli olarak kalmazlar.

KADIN VAR EV YAPAR, KADIN VAR EV YIKAR

Öyle kadınlar vardır ki bir aileye düzen verir, mutluluk getirir; öyle kadınlar da vardır ki ailenin düzenini, mutluluğunu bozarlar.

BABAYLA OĞLANIN PABUCU BİR OLUNCA EVDE KAVGA EKSİK OLMAZ

Ortaklaşa kullanılan bir mal, kimi zaman baba ile oğlu arasında bile kavgaya neden olur.

BAKTIN KAR HAVASI, EVE GEL KÖR OLASI

Tehlikeli bir durum belirmeye başlayınca ondan uzaklaşmanın çaresine bakılmalıdır.

BİR EV (GEMİ) DONANIR, BİR KIZ (ÇIPLAK) DONANMAZ

Bir kızı donatmak, bir ev düzmekten daha güç, daha masraflıdır.

BİR EVDE İKİ KIZ, BİRİ ÇUVALDIZ BİRİ BİZ

Bir evde iki kız olursa her biri bir taraftan aileyi sıkıştırıp giyim kuşam ister, çeyiz ister. Onlar istemese bile aile kendini böyle bir sorumluluk altında bilir ve bunun sıkıntısını çekerler.

ÇALI İDİ ÇIRPI İDİ, EVİM İDİ YA, AYI İDİ UYU İDİ, KOCAM İDİ YA

Her ne kadar evim derme çatma, kocam kaba saba idiyse de, bir düzen kurmuş, yaşayıp gidiyordum.

ÇARŞI İTİ EV BEKLEMEZ

Başıboş gezmeye alışanlar, disiplinli iş yapmaya gelemezler.

DAĞ DAĞ ÜSTÜNE OLUR, EV EV ÜSTÜNE OLMAZ

Aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar.

EL EL ÜSTÜNDE OLUR, EV EV ÜSTÜNDE OLMAZ

Her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez.